egzama nedir

Egzama Nedir?

Egzama hastaları nelere dikkat etmelidir? Egzama nasıl tedavi edilir? Egzama hastaları hangi besinlerden uzak durmalıdır?

Egzama kronik bir deri rahatsızlığı olup cildin en üst tabakasında kızarıklık, kuruluk, kaşıntı, kabarcıklar, kabuklanma ve bazen de sızıntıya neden olan bir döküntü şeklinde ortaya çıkar. Bu deri rahatsızlığının vücutta nerede olacağı da tam olarak bilinmemektedir.  Bazı kişilerde yüzde oluşabilirken bazı kişilerde ayaklarda veya daha farklı bölgelerde oluşabilir. Genellikle kişide kaşıntılı bir durum hakimdir ve bu durum çoğu zaman kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler. Tekrar edici bir hastalıktır ve bu nedenle semptomlar geçse dahi daha sonra yeniden görülme olasılığı mevcuttur.

Egzama daha çok ciltte bulunan koruyucu bariyerin bozulmasıyla ilişkilidir. Bu cilt bariyerinin önemli görevleri mevcuttur. Cildin su kaybını önleyerek nem dengesinin sağlar ve dışarıdan gelecek etkenlerin cilde zarar vermesini engeller. Bu bariyerin bozulması ise birçok cilt sorununa neden olabilmektedir. Egzama birçok faktörün birleşmesi ile ortaya çıkabilir; genetik yatkınlık, bağışıklık sistemi sorunları, alerjik reaksiyonlar, cilt enfeksiyonları ve çevresel faktörler.

Birçok farklı egzama türü vardır; ancak en yaygın olarak görülen tipleri atopik dermatit, kontak dermatit, seboreik dermatit ve numuler dermatittir. Atopik dermatit genellikle çocukluk döneminde başlangıç gösterir, kuru ve kaşıntılı cilt lezyonları ile ortaya çıkar. Kontak dermatit, cildin belirli bir maddeyle temas etmesi sonucu oluşur ve temas edilen bu bölgede kızarıklık, kabarcıklar ve kaşıntı ortaya çıkar. Seboreik dermatit; saçlı deri, yüz ve vücudun yağlı bölgelerinde kızarıklık, pullanma ve kepeklenme şeklinde ortaya çıkar. Numuler dermatit ise yuvarlak veya oval şekilli lezyonlarla ortaya çıkar ve genellikle bu lezyonlar kuru ve sızlayıcı tarzdadır. Lezyon; genel anlamda doku bozulması anlamına gelmektedir.

Egzama kronik bir durumdur ve tamamen iyileştirilemez ancak uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması ve belirli önlemlere uyulması durumunda semptomlar kontrol altında tutulabilir. Egzama teşhisi ve tedavisi konusunda en uygun bilgi ve yönlendirmeyi sağlayan kişi ise dermatologdur.

Egzama Neden Olur?

Egzama birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkan kronik bir deri rahatsızlığıdır. Egzamanın kesin nedeni bilinmemektedir. Ancak bazı faktörler egzama gelişimine etki eder.  Bu faktörler; genetik yatkınlık, bağışıklık sistemi sorunları, alerjik reaksiyonlar, cilt bariyerinin bozulması, cilt enfeksiyonu ve çevresel faktörlerdir. Bu faktörler tek başlarına veya birkaçı bir araya gelerek egzama gelişimine neden olabilir. Egzaması olan her bireyde semptomları tetikleyen faktörler farklı olabilir. Bu faktörün öğrenilmesi ise egzama yönetimi ve semptomların kontrol altına alınması açısından önemlidir. 

Genetik yatkınlık faktörü; kişinin ailesinden birinde egzama, astım veya alerjik hastalıklar gibi atopik hastalıkların geçmişi var ise bu kişide egzama görülme riski daha yüksektir. Kişilerdeki genetik faktörler, cildin koruyucu bariyerinin zayıf olmasına ve cilt reaksiyonlarının aşırı olmasına neden olabilmektedir. 

Bağışıklık sisteminin; cildin enfeksiyonlara ve irritan, yani tahriş edici maddelere karşı korunmasında önemli bir rolü vardır. Bu nedenle kişinin bağışıklık sisteminde herhangi bir düzensizlik veya zayıflık var ise bu durum egzama gelişimine neden olabilir. 

Egzamanın oluşumunun alerjik reaksiyonlarla ilişkisi bulunur. Bazı kişilerde belirli gıdalara, ev tozuna, polenlere, hayvan tüylerine veya kimyasal maddelere karşı bir alerjik reaksiyon gelişebilir ve bu da egzama semptomlarının görülmesine yol açabilir.

Cildi dış etkenlere karşı koruyan bariyer, egzama gelişiminde önemli bir rol oynar. Cildin doğal yağlarının eksikliği, cildin nem kaybına uğraması ve dış etkenlerin cilde zarar vermesi, cilt bariyerinin yol açar ve bozulan cilt bariyeri ise egzama oluşumuna neden olabilir. 

Bazı cilt enfeksiyonları, egzama semptomlarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. Enfeksiyon belli başlı bakteri ya da virüsler yoluyla ortaya çıkar. Özellikle bazı enfeksiyon türleri egzama lezyonlarında enfeksiyon riskini artırabilir ve bu da semptomların tetiklenmesine yol açabilir.

Egzamaya genetik gibi iç faktörlerin yanı sıra dış faktörlerden olan çevresel faktörler de neden olabilmektedir. Bu çevresel faktörler; soğuk hava, kuru hava, aşırı terleme, sıcak su, tahriş edici deterjanlar veya sabunlar gibi faktörlerdir ve tüm bunlar egzama semptomlarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. 

Egzama Belirtileri Nelerdir?

Egzama çeşitli belirtilerle ortaya çıkabilen bir deri rahatsızlığıdır. Belirtiler egzamanın hangi türde olduğuna ve şiddetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Egzama belirtileri kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Farklı egzama türleri vardır ve bu durum da farklı belirtilerin görülmesine yol açabilir. Belirtiler genellikle döküntülerin olduğu bölgelerde yoğunlaşır, ancak vücudun herhangi bir bölgesinde ortaya çıkabilir. Egzama belirtileri tekrarlayabilir ve belli bir zaman sonra tekrar ortaya çıkabilir. Egzamanın belirtileri aşağıda listelenmiştir:

  • Egzama gelişen cilt bölgesinde kızarıklık meydana gelir. Bu kızarıklık çok hafif de olabilir çok şiddetli de olabilir.
  • Egzama gelişen cilt bölgesinde genellikle kuru ve pullu bir görünüm olur. Cilt normalden daha kurudur ve belirgin bir nemsizlik hissedilebilir.
  • Egzama, kaşıntılı bir durumdur. Bu kaşıntı durumu çok şiddetli olabilir. Bu bölgeyi sürekli kaşınmak ise cildin tahriş olmasına ve daha fazla problemin gömülmesine yol açar.
  • Egzama gelişen cilt bölgesindeki lezyonlarda bazen sıvı dolu kabarcıklar ortaya çıkabilir. Bu kabarcıklar genellikle kaşıntı hissi oluştuğunda aşırı kaşımaktan veya tahriş olduğu durumlarda ortaya çıkar.
  • Egzama gelişen cilt bölgesindeki lezyonlar kuruduğunda kabuklanabilir. Bu kabuklanma durumu ise cildin üzerinde pullu ve kabuklu bir görünümün oluşmasına neden olur.
  • Şiddetli egzama durumlarında lezyonlardan sıvı sızması görülebilir. 
  • Egzama gelişen cilt bölgesinde cilt iltihaplanıp şişebilir. Bu durum kendisini ciltte şişlik, hassasiyet ve rahatsızlık hissiyle kendini gösterebilir.

Egzama Teşhisi Nasıl Konulur?

Egzama teşhisi genellikle detaylı tetkikler sonucunda bir dermatolog tarafından konulur. Egzama, semptomlara ve hastanın özel durumuna dayanarak teşhis edilir. Egzama teşhisi için kullanılan yaygın yöntemler bulunmaktadır. Bunlar; fiziksel muayene, tıbbi özgeçmiş ve soygeçmiş, semptomların değerlendirilmesi, alerji testleri, biyopsidir.

Dermatolog hastanın tıbbi hem kendi hastalık geçmişini hem de ailenin hastalık geçmişini sorgular ve bununla birlikte hastaya şikayetlerini, semptomlarını ve bu semptomların süresini sorar. Daha sonra fiziksel muayene kapsamında ciltteki belirtileri gözlemler ve hastanın şikayetleri ile beraber kızarıklık, kabarcıklar, kaşıntı, kuruluk, kabuklanma gibi karakteristik egzama belirtilerinin varlığını ve lokalizasyonunu araştırır. Dermatoloğun üstünde durduğu ve sorguladığı asıl başlıklardan biri semptomlardır. Hastaya sorular sorarak bu semptomların ne zaman ortaya çıktığını, tetikleyicileri ve semptomların şiddetini değerlendirir. Bu değerlendirme sonucu egzama türünün belirlenmesine ve uygun tedavi yöntemlerinin seçilmesine yardımcı olur.

Alerjik reaksiyonlar egzama ile ilişkilidir. Bu nedenle kişideki alerjik reaksiyonların egzama semptomlarına neden olup olmadığını belirlemek için alerji testleri yapılır. Bu testler cilt testleri veya kan testleri şeklinde uygulanabilir. Nadiren de olsa biyopsi de bir teşhis yöntemi olarak kullanılmaktadır. Bazı şüpheli durumlarda deri biyopsisi yapılabilir. Bunun nedeni ise başka bir cilt rahatsızlığının egzama ile karıştırılmasını önlemektir.

Her bireyin egzama semptomları farklılık gösterebilir ve teşhis süreci kişiye özeldir. Egzama teşhisi için dermatoloğa başvurmak, doğru tanı ve uygun tedavi yöntemlerinin belirlenmesine yardımcı olur.

Egzama Nasıl Önlenir?

Egzama, tamamen önlenemeyen bir deri rahatsızlığı olsa da alınacak bazı önlemler ile semptomların azaltılmasına ve tekrarlamalarının azaltılmasına yardımcı olunabilir. Egzamada günlük cilt bakımı rutini, semptomları yönetmede önemlidir. Cilt egzama nedeni ile kuru olacağından nemli tutmak için düzenli olarak uygun nemlendirici kullanılmalıdır. Bu nemlendiricilerin hassas ciltler için özel olarak üretilmiş olup parfüm ve alkol içermemesi gerekir. Nemlendiricinin yanı sıra semptomları tetikleyebilecek tahriş edici maddelerden kaçınmak da çok önemlidir. Bu maddeler; sert sabunlar, deterjanlar, parfümler, alkol içeren ürünler ve sentetik kumaşlar gibi maddelerdir ve uzak durulması gerekir. Daha çok organik veya doğal ürünlerin kullanmayı tercih edilmeli. Ayrıca sıkı veya tahriş edici etiketleri olan giysilerden kaçınılmalıdır. Cilt dostu, nefes alabilen ve yumuşak kumaşlardan yapılmış giysiler tercih edilmelidir. Sentetik kumaşlar yerine pamuklu ve doğal lifli kumaşların kullanılmasına özen gösterilmelidir. Tahriş edici maddeler ile beraber yine semptomların artmasına yol açabilen alerjenlere maruziyeti azaltmak da önemlidir. Ev tozu akarları, hayvan tüyleri, polenler, küf sporları veya belirli gıdalara karşı belirlenmiş bir alerji varsa teması en aza indirgemek için uygun önlemler alınmalıdır. 

Egzamada sıcaklığın ve nem dengesinin korunması çok büyük önem taşır. Sıcak su, aşırı terleme ve kuru hava gibi faktörler egzama semptomlarını tetikleyebilen faktörlerdir. Duş veya banyo alırken sıcak su yerine ılık su kullanılmalıdır. Havanın kuru olduğu dönemlerde nem dengesini sağlamak adına nemlendiriciler veya hava nemlendiricileri kullanarak nem seviyesini artırılmalıdır. Ayrıca stres de egzama semptomlarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. Bu nedenle bu kişilerde stres yönetiminin olması şarttır. Bunu sağlamak adına yoga, meditasyon, derin nefes egzersizleri veya hobiler gibi stres azaltıcı aktivitelerin uygulanması fayda sağlar. Tüm bunlarla beraber semptomların kontrol altına almak için doktorunun önerdiği ilaçların da düzenli olarak kullanılması gerekmektedir.

Egzama Nasıl Tedavi Edilir?

Egzama tedavisi egzamayı tamamen tedavi etmez; semptomların kontrol altına alınmasına ve cilt sağlığının iyileştirilmesini sağlar. Egzama tedavisinde kullanılan yöntemler semptomların şiddetine, egzama tipine ve bireysel duruma göre değişiklik gösterebilir. Tedaviye düzenli olarak devam etmek, semptomların kontrol altına alınmasına ve egzamanın yönetilmesine yardımcı olur. Egzama tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler şunlar; topikal kortikosteroidler, nemlendirici, topikal kalsinevrin inhibitörleri, antihistaminikler, antibiyotikler, kontrollü UV ışını, steroid olmayan topikal ilaçlar ve diyet programlarıdır.

Egzama tedavisinde en sık kullanılan yöntem; topikal kortikosteroid krem veya merhemlerdir. Topikal demek bölgesel demek ve kortikosteroidler ise kortizol adı verilen doğal bir hormon olan kortikosteroidlerin sentetik versiyonlarıdır. Bu ilaçlar egzamada gelişen iltihabı azaltarak kaşıntı, kızarıklık ve diğer semptomların hafiflemesine yardımcı olur. Farklı güçlere sahip kortikosteroidler kullanılabilir ve tedavi süresi doktor tarafından belirlenir. Bu kremlerin yanında kişinin nem dengesini koruması için düzenli ve uygun bir nemlendirici de kullanması gerekir. Egzama tedavisinde düzenli olarak nemlendirici kullanmak önemlidir. Nemlendiriciler belirgin bir egzama belirtisi olan kuruluğu azaltır ve cilt bariyerini güçlendirir. 

Topikal kalsinevrin inhibitörleri denilen ilaçlar da egzama da kullanılır ve bu inhibitörler, ciltteki iltihaplanmayı azaltarak egzama semptomlarını kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Kalsinevrin inhibitörleri, kalsinevrin adı verilen bir enzimin aktivitesini azaltan veya engelleyen bileşiklerdir. Kalsinevrin inhibitörleri, bu enzimin aktivitesini inhibe ederek, bağışıklık sistemini modüle etmeyi amaçlayabilirler. Bu ilaçlar genellikle kortikosteroid tedavisine alternatif olarak kullanılır.

Antihistaminik ilaçlar, kaşıntının azaltılması için kullanılabilir. Histamin, vücutta doğal olarak bulunan bir biyolojik bileşiktir. Ciltte kaşıntı ve iltihaplanmaya yol açabilir. Bu nedenle histamin, egzama semptomlarının şiddetlenmesine neden olabilir. Antihistaminik ilaçlar, histaminin etkilerini azaltır. Böylece, kaşıntı ve iltihaplanma gibi egzama semptomlarının şiddeti azaltılabilir. Ancak, bazı antihistaminikler uyku hali yapabilir, bu nedenle doktorun önerilerini takip etmek önemlidir.

Egzama lezyonlarında enfeksiyon gelişme durumlarında doktorlar antibiyotik tedavisi önerebilirler. Antibiyotikler, bakteriyel enfeksiyonları kontrol altına alır ve cilt sağlığını iyileştirir.

Bazı durumlarda, doktorlar egzama semptomlarını hafifletmek için fototerapi adı verilen ışık tedavisi önerebilirler. Kontrollü miktarda UV ışınları, cildin iltihaplanmasını azaltır ve semptomları iyileştirir. Burada önemli olan nokta ‘kontrollü miktar’dır. Aksi takdirde semptomlar artabilir.

Egzama tedavisinde kullanılan kortikosteroidlerin yan etkileri bulunur ve bu yan etkilerin azaltılması için steroid olmayan topikal ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar, iltihaplanmayı azaltır ve semptomları kontrol altına alır.

Son tedavi yöntemi ise diyet programları ve beslenme değişiklerini içerir. Egzama semptomlarının artmasına neden olan belirli gıdaları tespit etmek ve bunları diyetten çıkarmak semptomların azaltılmasına katkı sağlar. Bu katkı özellikle alerjik reaksiyonlara bağlı egzama türleri için geçerli olabilir. Bir diyet değişikliği yapmak ve program oluşturma konusunda bir uzmana danışmak önemlidir.

Egzamayı Ne Tetikler?

Egzama semptomları tetikleyebilecek ve artmasına neden olabilecek çeşitli nedenler vardır. Bu nedenle her bireyde farklılık gösterse de yaygın olarak bilinen tetikleyiciler bellidir. Bunlar; alerjenler, tahriş edici maddeler, kuru cilt, terleme, enfeksiyonlar, stres ve yanlış beslenmedir.

Egzama semptomlarını tetikleyen bazı alerjenler olduğu bilinir ve bu alerjenlere maruz kalmak semptomları tetikleyebilir. Alerjenler gibi cilt tahrişine neden olan maddeler de egzama semptomlarını tetikleyebilir. Sabunlar, deterjanlar, parfümler, alkol içeren ürünler, sentetik kumaşlar, aşırı sıcak veya soğuk su gibi faktörler ciltte tahrişe neden olarak semptomların artmasına neden olabilir.

Kuru bir cilt egzama semptomlarını kötüleştirebilir. Aşırı sıcak su kullanımı, düşük nem seviyeleri, soğuk hava gibi faktörler cildin daha da kurumasına neden olabilir, bu faktörlere dikkat edilmelidir. Ayrıca sıcak hava, egzersiz veya aşırı giyinme sonucunda oluşan terleme de cildi tahriş edebilir ve semptomların tetiklenmesine neden olabilir.

Egzama olan cilt, bakteriyel veya mantar enfeksiyonlarına daha duyarlı hale gelir. Kişide bu enfeksiyonların gelişmesi durumunda ise egzama semptomları daha da kötü hale gelerek tedavi sürecinin zor hale gelmesine neden olur. 

Stres, egzama semptomlarını tetikleyebilir. Stres hormonları, Vücutta yoğun stres durumlarında kortizol, adrenalin ve noradrenalinin, yani stres hormonları salgılanır, bu durum ciltte iltihabın artışına neden olur ve egzama semptomlarını artırabilir. 

Bazı kişilerde, belirli gıdalar egzama semptomlarını tetikleyebilir. Bu durumlarda bu gıdaların tespit edilmesi ve kişinin bu gıdalardan uzak durması gerekir. 

Egzamaya Hangi Besinler İyi Gelir?

Egzama semptomlarının hafiflemesine yardımcı olabilen bazı besinler vardır. Bunlar genellikle iltihap giderici özelliklere sahip gıdalardır. Egzama ile ilgili beslenme konusunda bir beslenme uzmanına danışmak önemlidir. Beslenme faktörü, egzama semptomlarını kontrol altına almak adına yardımcı olsa da egzama tedavisinde her bireyin ihtiyaçları farklı olabilmektedir. Egzamaya iyi gelen besinler aşağıda listelenmiştir:

  • Omega-3 yağ asitleri
  • Antioksidanlar
  • Probiyotikler
  • Lifli gıdalar
  • Sıvı
  • Kekik
  • Organik elma sirkesi
  • Zerdeçal
  • D vitamini

Omega-3 yağ asitleri

Omega-3 yağ asitleri, vücut için temel yağ asitlerinden biridir. Sağlık için önemli bir rol oynar. Omega-3 yağ asitlerinin faydaları arasında vücutta iltihabı azaltıcı etkisi vardır. Bu özelliği sayesinde özellikle kronik iltihapla ilişkili durumlar için fayda gösterir. Bu etkisini yanı sıra kalp sağlığını ve beyin sağlığını destekler, göz sağlığını korur. 

Omega-3 yağ asitleri özellikle balık yağı, keten tohumu, chia tohumu, ceviz ve avokado gibi gıdalarda bulunur. Beslenmenizde bu gıdaları tüketerek omega-3 yağ asidi alımınızı artırabilirsiniz. Ayrıca gereken durumlarda omega-3 takviyeleri de kullanılabilir.

Omega-3 iltihap azaltıcı etkisi ile egzama gibi iltihaplı deri hastalıklarının semptomlarının hafiflemesinde etki sağlar; ciltteki iltihaplanmayı azaltabilir ve cildin nemini korumaya yardımcı olabilir. Ayrıca Omega-3 yağ asitleri, cilt bariyerinin korunmasına ve güçlendirilmesine yardımcı olur. Cilt bariyerindeki zayıflığın egzama semptomlarını kötüleştiği göz önüne alındığında Omega-3 yağ asitleri, cilt bariyerini güçlendirerek nemlendirme, tahrişi azaltma ve cildin daha sağlıklı olmasını destekleme özellikleri ile egzama üzerinde etkisi vardır. Bunun yanında Omega-3 yağ asitlerinin bağışıklık sistemi üzerinde düzenleyici etkileri vardır. Egzama ise bağışıklık sistemine bağlı gelişir. Omega-3 yağ asitlerinin düzenleyici etkileri, bağışıklık sisteminin aşırı tepkilerini sınırlayabilir ve egzama semptomlarını hafifletebilir.

Egzama hastalarının genellikle vücutlarında omega-3 yağ asitleri açısından eksiklik görülebilir. Bu durum, omega-3 yağ asitlerinin takviye edilmesiyle dengeleyici bir etkiye sahip olabilir. Omega-3 yağ asitlerini diyetinize eklemek, omega-6 yağ asitleriyle olan dengeyi iyileştirerek egzama semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.

Omega-3 alımını sağlamak için; haftada en az 2 veya 3 porsiyon yağlı balık yemek önerilir. Salatalara keten tohumu veya chia tohumu eklenmesi gibi öneriler de bunu sağlamaya yardımcı olur. Omega-3 yağ asitlerini takviye formunda almak da bir seçenektir. Ancak direkt kaynaklardan almak daha önemlidir. Ayrıca sadece balıklara veya sadece bitkisel kaynaklara dayalı bir beslenme düzeni yerine, diyetin çeşitlendirilmesi de Omega-3 alımının artırılması için oldukça önemlidir.

Antioksidanlar

Antioksidan; vücuttaki serbest radikallerle savaşan ve bunların oluşturduğu vücut için zararlı olan oksidatif stresi önleyen önemli bileşiktir. Antioksidanlar iltihabı azaltır, bağışıklık sistemini destekler, kalp damar sağlığı destekler, kanser riskini azaltır.

Antioksidanlar; ıspanak, havuç, brokoli gibi renkli sebzelerde, yaban mersini, çilek, ahududu gibi meyvelerde, yeşil çay, koyu çikolata, zeytinyağı ve ceviz gibi besinlerde doğal olarak bulunurlar.

Antioksidanlar, egzama gibi iltihaplı cilt rahatsızlıklarının yönetiminde önemli rol oynayabilir. Ciltteki iltihabın sonucu olarak gelişen egzamaya, oksidatif stresi azaltarak iltihabı hafifleten antioksidanlar fayda sağlar. Böylece antioksidanlar, egzama semptomlarının hafiflemesine ve ciltteki tahrişin azalmasına yardımcı olmuş olurlar. Antioksidanlar cilt bariyerinin korunmasını ve güçlenmesini sağlar. Egzama ise cilt bariyerinin zayıflamasıyla ilişkilidir. Bu yönüyle de egzama semptomlarının azalmış olur. 

Antioksidanlar ayrıca bağışıklık sisteminin dengesini iyileştirerek aşırı yanıtları sınırlayabilir ve bağışıklık sisteminin aşırı tepkileriyle ilişkili olan egzama semptomlarının hafiflemesini sağlar. Egzama semptomları cildin tahriş olması ve hasar görmesiyle tetiklenebilir; antioksidanlar ise cilt hücrelerinin onarımını destekler ve cilt dokusunun yenilenmesine yardımcı olur. 

Antioksidandan zengin besinleri tüketmenin yanı sıra; zerdeçal, zencefil, karanfil, tarçın, kekik, adaçayı gibi baharatları ve otları yemeklerde kullanmak da antioksidan alımını artırır. Günlük olarak yeşil çay tüketmek, antioksidan alımını artırmanın bir yoludur. Kakao içeriği yüksek olan koyu çikolata da antioksidan alımını artırır; bunun için en az %70 kakao içeren koyu çikolata tercih edilebilir. C vitamini güçlü bir antioksidandır ve turunçgiller, kivi, çilek, mango, papaya gibi meyvelerde bulunur. E vitamini de güçlü bir antioksidandır ve fındık, badem, ay çekirdeği, avokado gibi gıdalarda bulunur. Bu besinlerin tüketilmesi de antioksidan alımını artırır

Probiyotikler

Probiyotikler, sindirim sisteminde bulunan yararlı bakteri ve mayalardır ve vücut için faydalı etkilere sahiptirler. Sindirim sağlığını destekler, bağışıklık sistemi güçlendirir, iltihabı azaltır, sindirim sistemi enfeksiyonlarını önler, laktoz intoleransı semptomlarını hafifletir ve cilt sağlığını destekler. 

Probiyotikler, yoğurt, kefir, turşu gibi doğal olarak fermente edilmiş besinlerde ve probiyotik takviyelerde bulunur. 

Probiyotikler, egzama gibi iltihaplı cilt rahatsızlıklarının yönetiminde olumlu etkileri vardır. Probiyotikler yararlı bakterilerin sayısını artırarak bağırsak sağlığını düzenler. Bağırsak florasındaki denge bozulur ise bağışıklık sistemi sorunları ve iltihabın artması gibi problemler görülebilir. Probiyotiklerin düzenli tüketimi, bağırsak sağlığını destekleyerek egzama semptomlarını hafifletebilir. Probiyotikler bu yönleri ile indirekt olarak bağışıklık sistemi üzerinde etki edebilecekleri gibi bağışıklık hücrelerinin aktivitesini ve bağışıklık yanıtlarını düzenleyerek aşırı yanıtları sınırlayarak direkt olarak da bağışıklık sistemi üzerinde etki edebilirler. İki etki sayesinde de bağışıklık sistemi ile ilişkili egzama semptomları üzerinde olumlu etkiler oluşturabilmektedir. Ayrıca probiyotikler iltihabı azaltarak ve cilt bariyerini koruyarak da egzama semptomlarının azalmasını sağlar.

Yoğurt, probiyotiklerin doğal bir kaynağıdır.  Günlük olarak tüketilen yoğurt, probiyotik alımını artırır. Yoğurdun etiketinde "canlı ve aktif kültürler" ifadesinin yer alması önemlidir. Kefiri de düzenli olarak tüketmek probiyotik alımını artırır. Ayrıca turşu, lahana turşusu, kimchi gibi fermente sebzeler de probiyotikler bakımından zengindir. Ancak, doğal fermente edilmiş ve pastörize edilmemiş olanları tercih etmek önemlidir. Bunun yanında probiyotikler takviye şeklinde de vücuda alınabilir.

Lifli gıdalar

Lifli gıdalar, bitkisel kaynaklarda bulunan ve sindirilemeyen karbonhidratlardır. Lif, vücut tarafından sindirilmez, sindirilmemiş halde bağırsaklardan geçer ve dışkı ile atılır ancak vücut için faydası olan bir karbonhidrattır. Sindirim sağlığını destekler, tokluk hissi sağlar, kolesterol seviyelerini düzenleme, kan şekerini dengeleyici etkisi vardı, bağışıklık sistemini güçlendirir ve kalp hastalığı riskini azaltır.

Lifli gıdalar arasında tam tahıllar, sebzeler, meyveler, kurubaklagiller, chia tohumu, keten tohumu ve kabuklu yemişler gibi besinler bulunur. Günlük lif alımı için kadınlar için yaklaşık 25 gram, erkekler için ise yaklaşık 38 gram olarak önerilmektedir.

Egzama için lifli gıdalar tüketmek önemli bir faktördür. Lifli gıdalar, bağırsak sağlığını destekler ve sindirim sistemi düzenini iyileştirir ve egzama semptomlarını hafifletmede ve kontrol altına almada fayda gösterir. Lifli gıdalar, sindirim sistemindeki bağırsak hareketlerini düzenler. Bağırsak sağlığının düzenli olması, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasını ve iltihabın azaltılmasını sağlayarak egzama semptomlarını hafifletir. Lifli gıdalar, ayrıca iltihap azaltıcı etki göstererek egzama semptomlarının hafiflemesine yardımcı olabilir.

Lifli gıdalar vücutta biriken toksinlerin atılmasına yardımcı olur; egzama semptomları ise vücutta birikmiş toksinlerin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Lifli gıdalar, sindirim sürecini düzenler, besinlerin emilimini iyileştirir ve sindirim sorunlarını azaltır. Sindirim sistemi sağlığının düzgün olması ise egzama semptomlarını kontrol etmeye yardımcı olabilir.

Egzama semptomlarını hafifletmek ve egzamayı yönetmek için günlük diyete lifli gıdaları dahil etmek önemlidir. Lifli gıdalar diyet listesine eklenirken çeşitlendirilerek farklı lif türlerinin alınmasının sağlanması önemlidir. Lifli gıdaları tüketirken yeterli miktarda su içmek önemlidir. Lifler, sıvı emerek şişer ve sindirim sisteminde düzgün çalışmasını sağlar. Ayrıca lifli gıdaları tüketirken iyice çiğnemek gerekir, bu da sindirim sürecini kolaylaştırır.

Sıvı

Sıvılar, vücut fonksiyonları için hayati öneme sahiptir. Vücuttaki su dengesi, sağlıklı bir şekilde işleyen metabolik fonksiyonlar ve organların uygun çalışması için hayati önem taşır. Sıvılar, vücudun su dengesini sağlamak ve hidrasyonu sürdürmek, dokuların ve organların uygun şekilde çalışmasını sağlamak ve vücuttaki kimyasal reaksiyonların gerçekleşmesinin sağlanmasında kritik bir rol oynar. Sıvılar vücutta; sindirim ve besin emilimi, vücut sıcaklığının düzenlenmesi, toksinlerin atılması, eklem ve dokuların korunması gibi durumlar için fayda sağlar.


Egzama için yeterli miktarda sıvı tüketmek önemlidir. Egzama semptomları ile cildin kuruluğu ve tahrişi arasında ilişkisi vardır.  Yeterli miktarda sıvı tüketmek, vücudun hidrasyonunu sağlar ve cildin nemli kalmasına yardımcı olur. Hidrasyon aynı zamanda cildin bariyerini de korur ve egzama semptomlarının şiddetini azaltır. Hidrasyon, vücudun su veya sıvı alımıyla su dengesini sağlamasıdır. Atılamayan ve biriken toksinler egzama semptomlarını artırabilir; vücuttaki toksinlerin ve atık maddelerin atılması için yeterli sıvı tüketimi gerekir. Sıvı tüketimi, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasını destekler; bağışıklık sistemi ise egzama semptomlarının yönetiminde önemli bir rol oynar. Egzama, cildin kuru ve pul pul görünmesine neden olur; yeterli sıvı tüketimi ile birlikte cildin nemli ve esnek kalmasına yardımcı olunmuş olunur. 

Vücut fonksiyonlarının düzgün çalışması için yeterli miktarda sıvı tüketimi önemlidir. Günlük olarak yaklaşık 2 ila 3 litre su veya sıvı alımı önerilmektedir. Ancak bireysel ihtiyaçlar, yaş, cinsiyet, aktivite düzeyi ve sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak bu miktar değişebilir. Sıvı tüketimini gün boyunca dengeli bir şekilde dağıtmak önemlidir. Özellikle öğünler arasında ve egzersiz sırasında su içmeye özen gösterin. 

Su, en temel ve ideal sıvı kaynağıdır. Bununla birlikte, diğer sıvı kaynakları da, örneğin bitki çayları, taze sıkılmış meyve suları veya doğal smoothie’ler, tüketilmelidir. Ancak, şekerli içeceklerden, kafeinli içeceklerden ve alkolden mümkün olduğunca kaçınmanız önerilir, çünkü bunlar egzama semptomlarını şiddetlendirebilir. 

Egzama Hastaları Nelere Dikkat Etmelidir?

Egzama hastalarının dikkat etmesi gereken bazı hususlar mevcuttur. Dikkat edilmesi bu hususlar, kişiye özgü olabilir çünkü farklı kişilerde farklı belirtiler gözlemlenebilir. Egzama hastalarının cilt hijyenine özen göstermesi önemlidir. Ancak bu hijyeni sağlarken aşırı sıcak su gibi egzama belirtilerini tetikleyecek faktörleri kullanmaktan da kaçınmaları gerekir. Cildin kurumasını önlemek adına; daha ılık su kullanmak, kısa süreli duşlar tercih etmek ve hafif bir temizleyici kullanmak fayda sağlar. Egzama semptomlarını hafifletmek için düzenli olarak nemlendirici kullanmak önemlidir. Hipoalerjenik, parfümsüz ve pH dengeli bir nemlendirici tercih edilmelidir. Nemlendiricinin sürüleceği zamanlar daha çok cildin nemli olduğu zamanlarda; özellikle banyo veya duş sonrasında uygulamak etkili olur. Egzama semptomlarını tetikleyen tahriş edici maddelerden ve alerjenlere maruziyetten kaçınılması gerekir. Egzamada kaşıntı sık görülen bir belirtidir ve kaşımaktan kaçınmak için tırnakları kısa tutmak, yumuşak kıyafetler giymek ve kaşıntıyı hafifletecek tedbirler almak önemlidir. Aynı zamanda soğuk uygulamalar, nemlendirici kremlerin buzdolabında soğutulması veya doktorun önerdiği topikal tedavilerin de kullanılması daha iyi sonuç verir.

Egzama semptomlarının ve tedavi sürecinin doktorla düzenli olarak yürütmek ve paylaşmak önemlidir. Doktorun önerilerine uymak, tedavi planını takip etmek ve semptomlarda herhangi bir değişiklik olduğunda doktora başvurmak egzama yönetiminde yardımcı olur. 

Yorum yaz

Bütün yorumlar paylaşılmadan önce editör kontrolünden geçmektedir

Bu site reCaptcha ile korunuyor. Ayrıca bu site için Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.

Kargo bedava

500 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo bedava!