gül hastalığı nedir

Gül Hastalığı (Rosacea) Nedir?

Gül hastalığının sebepleri nelerdir? Gül hastalığında beslenme nasıl olmalıdır? Gül hastalığına neler iyi gelir?

Rosacea ya da rosa hastalığı, halk diliyle ise gül hastalığı olarak bilinen semptomlarını genellikle yüzde gösteren bir tür kronik cilt hastalığıdır. Özellikle, yanaklarda, alın bölgesinde ve çenede kızarıklıkla ya da kabarcıklarla kendini belli etmektedir. Örümcek damarı ya da damar çatlağı sızıntısı gibi görülen gül hastalığı, genellikle açık tenli kişilerde daha sık görülmektedir. Bu hastalık, kişilerin ilerleyen dönemlerinde göğüs ve sırt bölgesine yayılabilen aynı zamanda tekrarlayabilen kronik bir cilt hastalığı olarak da bilinmektedir. Günümüzde, gül hastalığının teşhisi ve tanısı konusunda uygulanan özel bir test bulunmamakla beraber, aynı zamanda bulaşıcı özelliği de bulunmamaktadır. 

Gül hastalığının anlaşılması için, kişi kendisinin ya da çevresinin fark ettiği, ciltte ve yüzde değişmeler sonucunda doktora başvurması ve muayene olması gerekmektedir. Sağlık uzmanları, gerekli incelemeleri yaptıktan sonra bu durumu tespit eder. Ancak, bu hastalığın belirtileri ile benzer durumlar taşıyan; sedef hastalığı, kelebek hastalığı, egzama ya da sivilce gibi şikayetler de bulunmaktadır. Hastalıkların karıştırılmaması için birtakım testler ve tetkikler istenebilmektedir.

Gül hastalığının semptomlarına bağlı olarak, dört farklı tipi vardır:

Birincil olarak, yüzde kızarma meydana gelir ve bazen kızarıklıklarla beraber küçük damarlar görülebilir. İkincisi, ciltte kızarıklıklara ek olarak kabartılar oluşur. Üçüncüsü, cilt kalınlaşır ve özellikle burun üzerinde iltihaplı nodüller gelişir. Dördüncü olarak, gül hastalığı bazen gözle görülebilir herhangi bir cilt belirtisi olmaksızın gözlerde ve göz kapaklarında iltihaplanmaya neden olur. Gül hastalığı, semptom olarak cildin normale oranla daha fazla kurumasına, hafifçe şişmesine, soyulmasına, yanmasına ya da kaşınmasına neden olabilir. Gül hastalarının cildi, sağlıklı insan cildine göre daha hassas ve tahrişe daha yatkındır. Bu rahatsızlık, kendini çok farklı şekilde gösterebilir ve birçok karışık formu bulunmaktadır. Bazı durumlarda ensede, göğüs kısmında ya da kafa derisinde iltihaplanmalar meydana gelebilir. Eğer gül hastalığı gözlerde varsa, gözler daha farklı şekillerde etkilenebilir; kızarmış, kaşıntılı ve sulu ayrıca ışığa karşı da normalden daha fazla duyarlı hale gelebilir ve göz kapaklarındaki sebum bezleri tıkanırsa gözlerde kuruma meydana gelebilir. Bu durum, konjonktiva, göz kapağı kenarı ve kornea iltihabı olarak da bilinmektedir. Bu semptomlar, ağrı verici olabilir ve sanki göze yabancı cisim kaçmış gibi hissettirebilir.

Gül Hastalığı Neden Olur?

Gül hastalığının temel nedeni bilinmiyor olsa da altta yatan birçok tetikleyicinin varlığı da aşikardır. Bu tetikleyicilerin arasında ilk olarak Güneş gelmektedir. Güneşin zararları, kendini birçok cilt hastalığıyla belli etmektedir. Güneşin zararlı etkilerinden belki de en sık rastlananı ise gül hastalığıdır. 

Güneşin yanı sıra gül hastalığına sebebiyet verecek tetikleyiciler listelenmiştir:

  • Aşırı stresli yaşam tarzı
  • Yanlış cilt ürünleriyle yapılan cilt bakımları
  • Sıcak ve bol baharatlı ürünlerin sık tüketilmesi 
  • Yoğun bir şekilde bilinçsiz spor yapmak
  • Alkol ve sigara tüketimi 
  • Hormonal değişimler
  • Genetik faktörler, aile bireylerinden birinde roza varlığı
  • Domates, narenciye, tarçın ya da çikolata gibi gıdaların fazla tüketilmesi
  • Cilt yüzeyinde bulunan maytlar
  • Bazı makyaj malzemelerinin içeriğinin güvensizliği
  • Cildin her sabah ve akşam doğru ürünlerle temizlenmemesi
  • Sauna ya da hamam gibi sıcak ortamlarda sık bulunmak
  • Bazı ilaçların yan etkileri
  • Birtakım mide sorunlarının ciltte roza olarak kendini belli etmesi

Genetik ve hormonal sebeplerinin dışındaki, çevresel faktörlere dikkat edildiği sürece gül hastalığının meydana gelmesini engellemek mümkün. 

En dikkat etmesi gereken unsurların başında, yukarıda kısaca değindiğimiz güneş ışınları gelir. Sanılanın aksine, Güneş kremi sadece yaz aylarında kullanılmaz. Kış mevsiminde de Güneş’ten sızan birtakım ışınlar ciltte hassasiyete yol açar. Yaz ya da kış mevsimi fark etmeksizin güneş kremi kullanmak, gül hastalığı ataklarını önlemede etkili bir yöntemdir. Gül hastalığının güneş alerjisi ile yakın bir bağı olduğundan, gül hastalığı olan kişilerde birtakım güneş alerjileri de gelişebilir. Bu nedenle, yalnızca güneşe çıkmadan önce değil her mevsim cildinize uygun güneş koruyucu kullanmak önemlidir.

Gül Hastalığında Beslenme Nasıl Olmalıdır?

Gül hastalığı ve beslenme arasında da oldukça önemli bir ilişkiden söz etmek mümkündür. Gül hastalığı, baharatlı ürünleri çok sevdiğinden, en ufak bir baharatta bile cildinizde hemen roza atağı gelişebilir. Bunun yanı sıra, sıcak çay, çorba ve benzeri gibi ürünlerin tüketilmesi, alkol alımı, sigara kullanımı da roza ataklarını tetikleyebilir. Bu sebeple, tükettiğiniz ürünlerin ılık olması büyük önem taşımaktadır. Ek olarak, düzenli beslenme ve vitamin, mineral bakımından zengin bir rutinin benimsenmesi de gül hastalığının tetiklenmemesi için oldukça önemlidir.

Gül hastalığını tetikleyen besinler ve öneriler aşağıda listelenmiş şekilde verilmiştir.

İşte, gül hastalığını tetikleyen besinler ve öneriler:

  • Alerjen besinlerin tespit edilip diyetten çıkarılması gerekir.
  • Lif bakımından yeterli besinleri diyete eklemek gerekmektedir. 
  • Vücutta var olan protein eksikliği, cilt sağlığını da olumsuz etkilenmektedir. Bu sebeple, bol protein tüketmek gül hastalığına karşı vücut için çalışabilir.
  • A ve C vitamininden zengin besinler cilt yenilenmesini de sağlayacağından; yeşil yapraklı sebzeler, havuç, patates, kuşburnu, kivi gibi besinlerin tüketilmesi arttırılmalıdır.
  • Bazı kişilerde narenciye meyveler gül hastalığının belirtilerini arttırabilir. Böyle bir durumda bu besinleri tüketmekten kaçınmak sizler için faydalı olacaktır.
  • Koyu ve çok miktarda çay ve kahve tüketilmemelidir.
  • Baharatlı ve bol acılı besinler, kızarıklığı arttıran unsurlar olduğundan gül hastalığına sahip kişilere önerilmemektedir.
  • Alkol tüketimi, gül hastalığını olumsuz yönde etkilediğinden, gül hastalığı tedavisinde önerilmez. Eğer kişi alkol tüketiliyorsa alkol miktarını ve sıklığını azaltması gerekmektedir.
  • Besinleri çok sıcak tüketmek de gül hastalığı belirtilerini tetiklemektedir.
  • Vücutta verdiği tepkimeye göre, içeriğinde vanilya ve kakao bulunan yiyecekleri belirtilerine göre ya azaltmak ya da diyetten çıkarmak gül hastalığı semptomlarını azaltabilir.
  • Rafine edilmiş basit karbonhidratlı tüm besinlerden uzak durmak gerekir.
  • Gül hastalığına sahip kişilerde semptomları minimuma indirgemek için yemek hazırlarken içerisine katı yağlar yerine sıvı yağlar ilave edilmelidir.
  • Tuzlu, salamura yiyeceklerden ve şarküteri ürünlerinden kaçınmak, gül hastalığı semptomlarını yine azaltabilecek unsurlar arasında yer almaktadır.

Gül Hastalığına Neler İyi Gelir?

Gül hastalığı bulunan kişilerin kullanabileceği ve uygulayabileceği iyi gelen bazı bitkiler ve birtakım doğal yöntemler de elbette bulunmaktadır. Bu besinler, kişiye uygun olarak doktor tarafından belirlenmeli ve kişide herhangi bir alerjik reaksiyon göstermeyecek ve zarar vermeyecek yöntemler seçilmelidir. Her besin ya da her yöntem doktora danışılarak gerçekleştirilmelidir. Bu doğal bitkilerden birkaçı şunlardır:

Aloe Vera:

Cilde pek çok fayda sağlayan aloe vera, cilt hastalığının neden olduğu etkileri azaltabilir ve kızarıklıkların iyileşmesinde fayda sağlayabilir. Yapraklarının iç bölümünden çıkarılacak jel temizlenmiş olarak cilde uygulanabilmektedir.

Bal:

Pek çok faydası bulunan balın, vücutta görülebilen iltihapların da düzelmesinde oldukça faydası vardır. Gül hastalığına karşı da kullanılabilecek olan bal, haftada en fazla 2 defa kızarıklıkların bulunduğu bölgelere sürülerek yaklaşık yarım saat bekledikten sonra ılık su ile temizlendiğinde cilde fayda sağlayabilir.

Salatalık: 

Cildin nemlenmesi bakımından faydalı olan uygulamalar arasında bulunan salatalık, cilt hastalıklarına karşı da destekleyici bir rol üstlenmektedir. Dilimlenerek yüz bölgesinde oluşan kızarıklıkların üzerine uygulanabilen maske yöntemi, haftada 2 defa yapılarak ciltte oluşabilen yanmalara, kaşıntılara ve kızarıklıklara iyi gelmektedir.

Zerdeçal ve Zencefil:

İçerik bakımından güçlü antioksidan bulunduran zerdeçal ve zencefil, vücutta oluşabilen iltihaplanma durumlarının hızlıca düzelmesine sağlayabilirken, bu hastalığa da fayda sağlayabilir. Bal ile karıştırılarak da kullanılabilen zerdeçal ve zencefil arzunuza göre tüketilebilir ya da cildinize uygulayabilirsiniz. 

Lavanta yağı ya da çay ağacı yağı:

İltihapların giderilmesinde fayda sağlayabilen ve bitkisel ürünlerden oluşan lavanta yağı ve çay ağacı yağı, cilde uygulamak, gül hastalığı semptomlarını hafifletebilir. Günlük olarak 1 kere yapılabilen ve bir pamuk aracılığı ile ciltteki problemli yerlere sürülebilen lavanta yağı ya da çay ağacı yağı, gül hastalığı semptomlarını yatıştırabilir.

Yulaf ezmesi :

Cilt sağlığını destekleyici besinler arasında yulaf ezmesi de bulunmaktadır. Yulaf ezmesi, cildi temizlemekle kalmaz aynı zamanda da nemlendirici bir etki sağlar. Kullanım önerisi olarak, balla birlikte kullanılabilen yulaf ezmesi, robottan geçirilerek un haline getirilir ve karışım macun şeklini aldığı zaman, ciltteki sorunlu bölgelere uygulanabilir.

Tüm bu uygulamalar, doktor kontrolünde ve uzmanın onayı olması durumunda etki gösterir. Kişi, bu yöntemleri doktoruna danışmadan uygulamamalıdır. Birtakım alerjik reaksiyonlara neden olabileceği için fayda sağlamak yerine kişiye zarar verebilir. Bu nedenle bu yöntemlerin uygulanmadan önce kesinlikle hastanelerin cildiye (dermatoloji) bölümüne gitmeli ve bir uzmanla görüşülmelidir.

Yorum yaz

Bütün yorumlar paylaşılmadan önce editör kontrolünden geçmektedir

Bu site reCaptcha ile korunuyor. Ayrıca bu site için Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.

Kargo bedava

500 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo bedava!